24 Haziran 2007 Pazar

AŞK

Halil CİBRAN

Almitra “bize aşktan bahset” dedi. Almustafa başını kaldırdı ve insanlara baktı, koca bir sessizlik çökmüştü üzerlerine. Ve muhteşem bir sesle dedi ki; “onun yolları zor ve engebeli olsa da, Aşk sizi çağırdığında onun peşinden ayrılmayın. Güzel tüylerinin arasına sakladığı iğneler sizi incitse de, Aşk kanatlarını size açtığında ona boyun eğin. Ve sizinle konuştuğunda, her ne kadar sesi kuzey rüzgârlarının yaprakları döktüğü gibi düşlerinizi paramparça etse de, inanın ona. Aşk sizi taçlandırdığı gibi çarmıha da gerebilir. Aşk sizi geliştirir de, yontar da. Aşk sizin doruğunuza ulaşır ve güneşte titreyen en hassas dallarınızı okşar ama aynı zamanda köklerinize de inebilir ve dünyaya tutunan parçalarınızı titretir. Aşk tahıl demetleri gibidir sizi kendinde toplar. Aşk sizi arındırmak için ayrıştırır ve eler ki işe yaramaz yönlerinizden kurtulabilesiniz. O sizi beyazlığa ulaştırır, siz yumuşayana kadar yoğurur sizi. Ve sonra sizi kutsanmış ateşine atar ki artık Tanrı’nın kutsal gününde kutsanmış ekmek gibi olasınız. Evet, aşk bütün bunlara kadirdir, kalbinizin derin sırlarını öğrenebilesiniz diye ve bu bilgi belki de yaşamın kalbinin ufacık bir kırıntısı olabilsin diye… Ama eğer yalnızca aşkın huzurunu ve mutluluğunu aramak derdindeyseniz, o zaman örtün çıplak bedenlerinizi ve aşkın harman yerini terk edin. Hep kahkahalar atacağınız o mevsimsiz dünyaya gidin ama unutmayın ki ne içten gülümseyişinizin ne de gözyaşlarınızın tamamı olacak. Aşk haylazlık verir size ama kendi haylazlığını terk eder. Aşk sahiplenilmeden sahiplenir çünkü o her şeye yeter. Eğer âşıksanız “Tanrı kalbimde” yerine “Tanrı’nın kalbindeyim” diyebilmelisiniz. Ve asla aklınızdan aşkınızı yönetebileceğinizi geçirmeyin ki eğer o sizi değerli bulursa o sizi yönetecektir. Aşk kendi boşluğunu doldurmaktan başka bir arzuya sahip değildir. Ama eğer âşıksanız ve arzulara ihtiyaç duyarsanız o arzular sizin kendi istedikleriniz olsun. Aşırı sevginin verdiği acıyı bilmek için… Aşkı kendi deneyimlerinizle bilmenin yaralanmışlığını tatmak için… Gönüllü ve hevesle kanamak için… Şafakta sevinçten kanatlanmış bir kalple uyanıp aşkla dolu bir diğer günü gördüğüne şükretmek için… Aşkın sarhoşluğuyla kendinden geçmek ve huzurla dinlenebilmek için… Akşamları şükürler içinde evine dönebilmek için… Ve kalbinizin sahibine duayla, dudaklarınızla O’nu anarak uykuya dalabilmek için…

2 yorum:

Adsız dedi ki...

cibran ve aşk = lazarus ve sevgilisi

Adsız dedi ki...

SAFLIK nedir?
Kendimiz olabilmektir..
kendimiz olabiliyorsak gerçekten o zaman Aşk ın kalbindeyiz diyebiliriz dimi..
Aşktan daha huzur verici ne olabilir...kainatın sahibinin aşkı olmasa nice olurdu halimiz......