23 Eylül 2005 Cuma

YİTİK CENNETİN SEVGİLİSİ



Ali SARIGÜL

Elini siper edip güneşe,

Baktı uzak ufuklara yüksek bir tepeden,
O dertli derviş, o sessiz neyzen.
Şimdi nerede, beyaz bir turna kanadına benzeyen elleriyle,
O Asi Kardelen,
Yürekten kopup gelmiş bir gül gibi, Aşkzen diyen...

Şimdi uzaklarda bir orman söyler o aşkın şarkısını,
Bodur çam ağaçları, bademler, dalları yerde iğdeler söyler,
Börtü böcek ve tüm orman canlıları, söyler hep bir ağızdan...

Arar durur da bulamaz tüm mahlûkat dide-giryan
Kuytu gölgelerde, serin rüzgârlar gibi geleni, o Asi Kardelen’i.
Oysa o hüzünlü, tozlu patikalarda, hâlâ ayak izlerinin sıcaklığı,
Serin gölgeli ağaç altlarında, ellerinin izleri, dudaklarının sessiz fısıltıları,
Rüzgârlar okur şimdi o aşkın şiirini, orman gezginlerinin kulaklarına.
Mâtemzede siyah bir bulut gibi çökmüş sessizlik,
Gizli buluşmaların tanığı ıssız kuytuluklara.

Artık taşınamaz sevgilinin yadigârı bu Aşkzen adı,
Bastırılıp, yüreğe hapsedilmiş bir çığlığa sarılarak,
Yüz sürer gibi, sevgilinin ayaklarının dibine bırakılmalı.
Bırakılmalı artık yüreğe sığmayan bu sessiz sitem,
Bırakılmalı gerçeğin gölgesi, yürek katili rüyalar.

Elini siper edip güneşe, baktı uzak ufuklara

Kederle yüksek bir tepeden,
Daha yürünecek çok yol var dedi,

Demir çarıklar ayakucunda, seni bekler asan.
Sonra bir sevgiliye sarılır gibi sarılıp neyine,

Düştü tozlu yolara yeniden,
O dertli derviş, o sessiz neyzen,

Yüreğinde ince bir sızı, gözlerinde nihayetsiz bir hüzün,
Böğründe kanayan bir yara, kulaklarında bir neva-yi figân.


Ankara, 15 Ekim 2009

22 Eylül 2005 Perşembe

AŞKZEN


Ali  SARIGÜL

Çok uzaklarda,
zirveleri bulutlarla öpüşen Mavi Dağlar’ın karla kaplı dik yamaçlarında,
Güneşi, geceyi ve rüzgarları çok seven,
mavi gökyüzünün yücelerinde, rüzgarlarla yarışan kartallar kadar özgür,
asi bir Kardelen yaşardı.

Bütün dağ çiçekleri, bütün hayvanlar ve Mavi Dağ Gölü,
Bu asi Kardelen’i çok severdi.
Kardelen halinden memnun, mutlu ve dingindi.
Olup bitenlere fazla kafa yormaz,
yalnızca kulağına bir yerlerden çalınmış olan Aşk denilen bir sözcük üzerinde düşünürdü zaman zaman.

Bir gece, Mavi Dağlar’ın dik yamaçlarına sisler çökmüşken,
gecenin lacivert koynundan gelen bir ses duydu.
Bu ses, o güne değin duymadığı bir sesti ve insanın yüreğini ayaklandıracak,  
ve hüzünle ağlatacak kadar güzeldi.
Asi Kardelen kendi kendine sordu: "Aşk denilen şey bu ses olmasın?”
O günden sonra Kardelen'in huzuru kaçtı,
ve aşk sandığı o güzel sesi yeniden duyabilmek için geceleri dinler oldu.

Aradan günler geçti.
Bir gün Mavi Dağlar’ın dik yamaçlarından bir çığdır koptu.
Asi Kardelen'i köklerinden sökerek Mavi Dağ Gölü’nün berrak sularına fırlattı.
Kardelen, Mavi Dağ Gölü Sazanları’nın göz yaşları arasında gölün beyaz pırıltılı kumlarına cansız gömüldü.

Bütün hayvanlar ve dağ çiçekleri Asi Kardelen’i yitirmenin acısı ile göz yaşı döktü.
Onların göz yaşları Mavi Dağ Gölü’nün berrak sularına karıştı.

Mekanı dağlar olan ve o sırada oradan geçmekte olan bir Derviş,
 hayvanların ve dağ çiçeklerinin ağıtını duydu.
"Dostlar görüyorum ki yastasınız, acınızın sebebi nedir?
Söyleyin ki ben de göz yaşlarımla acınıza katılayım" dedi.
Kardelen'in dostları olanları anlattılar.
Mavi Dağ Gölü dile gelip:
"Bütün sularım göz yaşı olup aksa yine de acımız dinmez Ey Derviş Baba" dedi.

Derviş gülümsedi.
Eğilip, Dağ Sazanları’nın başında bekleştikleri Kardelen’i sulardan çıkardı.
Sonra elleriyle ısıttı ve getirip sevgiyle dolup taşan yüreğinin üzerine koydu onu.
Sonra Derviş  bir taşın üzerine oturdu.
Sonra sırtında taşıdığı uzun bir kılıftan, kamıştan yapılmış bir flüt çıkardı.
Flütün hüzünlü sesi, acıyla dolu yaslı varlıkların yüreklerini yangın yerine çevirdi.
Güneş başını beyaz bulutların arasından çıkarıp Kardelen'in cansız bedenini ısıttı.
Derviş'in yüreğinden taşan sevgi seli Kardelen'in bedenine yürüdü.

Asi Kardelen uzun bir uykudan uyanırcasına,
Dostlarının şaşkın bakışları arasında gözlerini açtı.
Aylar önce, sisli bir gecede duyduğu sihirli sesi hemen tanıdı.
Bu Derviş'in flütünden gelen sesti.
Beyaz taç yapraklarını uzatıp Derviş’in yüreğini ve dingin yüzünü okşadı.
Ve ona AŞKZEN dedi.